Celalettin KURT
Tek Kişilik Şiir Mektebi
Kimi şahsiyetlere bazı unvanlar gerçekten çok yakışır; edebiyat dünyamızda birçok yazar ve şaire çağımızın Dedem Korkut’u yakıştırması yapılmıştır. Lâkin bu yakıştırmalar içinde, “Şiirimizin Dedem Korkut’u” yakıştırması Bahaettin Karakoç’a en çok yakışanıdır. Ayrıca “şiirimizin aksakalı, ak saçlısı” unvanları da Bahaettin Karakoç üstada yine en çok yakışan benzetme üslûplarıdır. Edebiyat dünyamızda kimi şair ve yazarlarımız böyle benzetmelerle anılmışlardır. Lâkin bu benzetmelerin ve yakışmaların üzerine sindiği, özdeşleştiği şair, sanırım ki Bahaettin Karakoç’tur.
Bahaettin Karakoç, kadim Türk şiiri çizgisinde gelenekle gelecek arasında köprü kuran, o köprüde şiirin seslerini birleştiren bir şairdir. Şiirin kokusunu, rengini, musikisini, ritmini, iç armonisini mısralarında dengelerken geçmişi unutmaz, ancak geleceğe de hecelerle, kelimelerle, dizelerle at koşturur. Maziye saygılıdır ve gelenekçidir; gelecekle barışıktır ifadelerinde hep moderndir. Ne gelenekten kopuktur şiirlerinde Karakoç, ne de geleceğe reddiyelidir. Gelenek ve geleceği bir terkipte buluşturarak, şiirlerini öyle yazar. Bazen bir koşmada güzelleme yaparken, bazen serbest bir şiirin iç armonili mısralarında ıhlamur kokularının arasında görürsünüz Karakoç üstadı… Aslında o, tek kişilik bir şiir mektebidir. Bir dönem tek başına ülke sathına açtığı kol ve kanatlarıyla ülke şairlerini “Dolunay Şiir Mektebinde” toplamış, orada özellikle genç şairlerle şiir tedrisatı eylemiştir. Bugün o mektepte yetişen, tedrisatını tamamlayan, diploma alan şairler, günümüz edebiyat dünyasında kalıcı, güçlü, ses getirecek eserler vermektedirler. Evet, “şiir mektebi” unvanının benzetmesi de Karakoç üstada, en az “şiirimizin Dedem Korkut’u” ifadesi kadar yakışan bir ifadedir. Şahsımda “Dolunay Şiir Mektebi” tedrisatında olanlardandır. O mektepten diploma aldım mı bilemiyorum, onu Karakoç üstada sormak gerekir. Lâkin onlarca eser vermeme, onlarca dergide şiirler neşretmeme rağmen hâlâ kendimi şair olarak addettiğimi de söyleyemem… Ancak şunu diyebilirim ki, şiirin coğrafyasına şiirimsi mısralarla katkılar sunmanın gayretindeyim… Dolunay Şiir Mektebinde aldığımız öğreti de zaten bunu gerektiriyor.
Günümüzde müteşair bile olmayanlar, şiiriyeti olmayan mısralarla bağırtılı sesler çıkartırlarken, şiir ve şairliğin idrakinde olanlar, sükût üzre mısralarla oyalanmaktadırlar. Dolunay Dergisinde şiirlerim yayınlanmadan önce, başka dergilerde yazdığım şiirlerden dolayı bana Bahaettin Karakoç Usta: “destan yazıyorsun, şiir yazmıyorsun, şiir yaz” demişti ve ben mesajı almıştım… Dolunay sayfalarında yazdığım mısralar zamanla şiir olmaya çalışıyordu… Yakın bir tarihte üstadımıza vefamızı sunmak için bir saygı gecesi yaptık, gördük ki üstadımız ileri yaşına rağmen hâlâ zinde ve diriliğiyle şiirlerinde dem tutuyor, hâlâ şiirin ipek kanatlarından inmiyor. Allah Karakoç üstadımıza uzun ömürler versin ve Türk edebiyatına, yürek dağarcığından gönül sesleriyle bizlere daha nice şiirler ikram eylesin…
Kaynak: KURT Celalettin, “Tek Kişilik Şiir Mektebi”, (Ed. Hüseyin UZEL), Konuştuğumuz Dile Serenat 4 – “Şiirin Beyaz Kartalı / Bahaettin Karakoç”, Olay Matbaası, Hatay 2017, s.10.