Ahmet GÜLEÇ
NURULLAH GENÇ’E DAİR
Edebiyat ve akademi dünyamızın mümtaz şahsiyetlerinden Nurullah Genç üstadı sevgi ve hürmetlerimle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Nevi şahsına münhasır bir kişilik olarak elde etmiş olduğu maddi ve manevi zihinsel birikimi gerek edebiyat sahasında gerekse akademi sahasında bizlerle paylaşmak suretiyle ilmin zekatını layıkıyla verdiğine inanıyorum. Taşıdığı derdi kimi zaman deruni bir aşkın ve ıstırabın gönülden damıtılmış kelimelerinde şiir olarak, kimi zaman da ortaya koyduğu nitelikli akademik çalışmalarla ifade etmiştir. Şiirin de romanın da resmin de aslında bir araç olduğunu öğreniyoruz ondan. Hakikati aramanın ve aşkın olana ermenin kutsal yolculuğuna çıkarıyor bizleri. Necip Fazıl’ın ‘anladım ki sanat Allah’ı aramakmış’ sözü etrafında dolanırcasına kaleme aldığı eserleri gerçekte o aşkın ve ıstırabın yansımalarıymış. Anadolu irfanının tezahürü bir kişilik; mütevazi, samimi, inanmış ve dert sahibi. Bu özellikleri bünyesinde barındıran bir insan olarak ne yazarsa yazsın, ne söylerse söylesin kelamın ve kelimenin hakkını tam manasıyla vermiş olduğu apaçık ortadadır. 3 ayda kaleme aldığı ve fakat 10 yılda yazdığını söylediği ‘Yağmur’ şiirinde Allah resulüne duyduğu özlemin ve bağlılığın doruk noktasına ulaştığını görüyoruz:
Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım…
Yüce Mevla’dan kendisine hayırlı ömürler diler kelamına her daim arzu duyduğumuzu, hasretle ve muhabbetle belirtirim.
Kaynak: GÜLEÇ Ahmet, “Nurullah Genç’e Dair”, (Ed. Hüseyin UZEL), Konuştuğumuz Dile Serenat 5 – “Vahamıza Yağmur Çağıran Şair / Nurullah Genç”, Türmatsan, 2018, s.9.