Sayım AZMAZ
BABA SULTAN’DAN FEYMANİ’YE ÂŞIKLIK GELENEĞİ
Âşıklık geleneği, kültür varlığımızın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Âşıklık Dedem Korkut Ata’dan bu yana kültürümüze girmiş ve çağlar süren deneyimlerden geçerek biçimlenmiş, kendine özgü icra töresi, geleneğe dayalı yapısı, âşık olmak, âşıklığı sürdürmek için uyulması gereken kuralları olan bir gelenektir.
Kendine özgü geleneği ve icrası olan âşıklık geleneğinin en önemli niteliği, döneminin yaşayış ve hayata bakış tarzını, ahlaki ve estetik değerlerini yansıtarak geniş halk kitlelerine hitap edebilmesidir. Geleneğe uygun bir biçimde şiir söyleyebilen, karşılıklı atışma yapabilen, hikâye anlatabilen ve icralarını çoğunlukla saz eşliğinde gerçekleştiren sanatçılara âşık denir.
İşte yukarıda saydığım tüm özelliklere sahip olan Çukurova’mızın medarı iftiharı Aşık Feymani hocam halk şiirlerinin sevilen türlerinden güzelleme, koçaklama, taşlama, nasihat, mektup, destan ve devriye tarzında yüzlerce şiir yazmış türküler söylemiştir. Atışmaları başarılı olup, öğretici niteliktedir.
Şiirlerinde pek çok âşığın dile getirmediği konuları işlemiştir. Feymani hocamın taşlamaları da ünlüdür. Hemen hemen her konuda taşlama söylemiştir. Çukurova âşıklık geleneği içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Benim çocukluğum Aşık Feymani hocamında içinde bulunduğu Aşık Kul Mustafa, Aşık Deli Hazım, Aşık Kaderim, Aşık İlhami, Aşık Abdul Vahap Kocaman, Aşık Hacı Karakılçık gibi Çukurova’nın yetiştirdiği aşıklarımızın meclislerindeki Muhabbetleri dinleyerek geçti. Babam Süleyman Azmaz aşıklarımızın piri Baba Sultan’ıydı.
O yüzdendir ki evimizde misafir ettiğimiz aşıklarımızın hizmetlerinde bulunarak dinleme fırsatı buldum. Yine bir gün bir dost muhabbetinde Aşık Feymani hocamın irticalen babama (Baba Sultan’a) söylediği türkü çok ilgimi çekmişti.
Aşık Feymani üstad’ın babam Süleyman AZMAZ’a (Baba Sultan’a)içini dökmesi irticalen söylenmiştir.
BABA SULTAN
Baba sultan beni senden sorana
Aşkın ocağında yakılmıştı de
Mamurluğu görmedi ya cihanda
Binası temelden yıkılmıştı de
Ezelden yazılmış kara kaderi
Hedefini göstermedi radarı
Sağlam verilmiş ya bunun bideri
Amma kara taşa ekilmişti de
Elinden aldılar bütün varını
Nidem bende göstermedim zorumu
Ümüt ağacından yapraklarını
Meyveyi tutmadan dökülmüştü de
Feymaniyim görünsemde hoş gibi
Hayat bana zulüm gibi kış gibi
Muhanetin duvarında taş gibi
Daha dokunmadan sökülmüştü de
Velhasılı Aşık Feymani özü sözü bir olan dünya malına tamah etmeyen, çağımızın Dede Korkut’u, aşıklık geleneğinin koca Çınarıdır. Onun meclisinde bulunarak, muhabbetlerine dahil olduğum için kendimi çok şanslı görüyorum. Cenab-ı Allah’tan Feymani hocama hayırlı ömürler nasip etmesini niyaz ediyor ellerinden öpüyorum.
Kaynak: AZMAZ Sayım, “Baba Sultan’dan Feymani’ye Aşıklık Geleneği”, (Ed. Hüseyin UZEL), Konuştuğumuz Dile Serenat 6 – “Âşık Şiirinde Bir Mektep Adam / Feymani”, Hatay Medya, 2018, s.24-25.