Ercan KAYGAS
TANIMAZ MIYIZ, İYİ TANIRIZ BESTAMİ YAZGAN’I
Kelimeleri henüz emeklemekten kalkıp yürümeye başlamış çocukların dudaklarıyla sınıfa dağıldı o gün bir şiir. Parmaklar şiirin sonuna gelince, dudaklar ağır, usulcacık Bestami Yazgan diye seslendi.
‘’Kimmiş o?’’ dedim.
‘’Şairi imiş şiirin’’ dediler. Kulaklarını çınlattık hep beraber. Az buçuk ben de öyküler, şiirler yazdığımdan, öğrencilerim sordu:
‘’Öğretmenim tanıyor musunuz bu şairi de?’’
Durdum iki dörtlük arası bir zaman.
‘’Tanırım tabi, tanımaz mıyım? Bizzat görmese de, şairler birbirini iyi tanır çocuklar. Hepsi aynı şiiri yazar durur ne de olsa, bir türlü bitmeyen o şiir için kelime ilmekler dururlar.’’ Dedim. Anladılar anlamadılar, sessizce gözlerimin içine bakıp dinlediler. ‘’İşte’’ dedim, ‘’şiir insanları aynı duyguda, aynı yürekte buluşturur, bak siz de şimdi tanıştınız şairle, onun yüreğinden birkaç kelime de siz kaptınız, tanımıyorum diyebilir misiniz onu?’’
Sevindiler, ‘’evet biz de tanıştık onunla öğretmenim’’ dediler.
İçlerinden biri kitabın ileri bir sayfasından şaire ait bir şiir daha bulmuştu. Sevinçle seslendi: ‘’İşte bakın, burada da Bestami Yazgan var öğretmenim’’ dedi. Güldüm. ‘’Desenize daha da samimi olacağız şairle, o da sevmiş belli ki sizi.’’
Sonra bu ismi unutmadı dudakları, Türkçe kitabının sayfaları arasından kâh bir şiirle, kâh bir öyküyle, kâh bir masalla anıp durdular onu.
İşte bu kelimeleri yalın şiirler, dolambaçsız öyküler, umutlu masallar çocuklarla birlikte benim de içimdeki çocuğun gözlerinde dolanmaya, dudağında kımıldayıp durmaya başladı o gün.
Bestani Yazgan’sa,
Mutluluk ormanından
Dostluğun pınarından
Yurdumun dört yanından
Bir masal anlatıp durdu bize…
Kaynak: KAYGAS Ercan, “Tanımaz mıyız, İyi Tanırız Bestami Yazgan’ı”, (Ed. Hüseyin UZEL), Konuştuğumuz Dile Serenat 7 – “Gülü İncitmeyen Gönül / Bestami Yazgan”, Türmatsan, 2018, s.16.