Sündüs Arslan AKÇA
O BİR GÖNÜL İNSANI
Güzel insanlar gitmeden, onların gözlerindeki mahcup mutluluğu görmek az da olsa unutulmayacaklarını hissettirmek gerekmez mi? Ve biliyoruz ki bu güzel insanlar, gönüllerinin izinde yürüdükleri bu kutlu yürüyüşü, beklentisizce tamamlarlar. Onları hatırlamak, hatırlatmak için bir parça tuz da bizden olmalı. Sonrası tarih gönül insanlarını zaten ölümsüzleştirecektir.
İlk olarak Türk edebiyatının beyaz kartalı rahmetli Bahaettin KARAKOÇ üstadımız için şahsımdan duygu ve düşüncelerimi içeren bir yazı istenmişti. Böyle bir çalışmanın yapılması ve böylesi güzel bir vefa örneğinin içinde olmak şahsımı bahtiyar kılmıştı.
Vefalar bitmez ve bitmemeli de. Sırada 21.yüzyılın Yunus’u Bestami hocamız vardı.
Şiir öyle bir aşk ki, sizi peşinden diyar diyar sürükler. Bu yolculuklarınızda büyük değerlerle tanışırsınız. Onların gönül dünyalarından nasiplenirsiniz.
Hocamızı yönetiminde olduğum Toşayad derneğimizce şehrimizde ağırlamıştık. Daha sonra Niksar’da, Turhal’da ve de kitap fuarlarında bir araya geldik hocamızla. Kendisi ile asanatlar.com sitesinde bir söyleşi de yapmıştık.
Bestami ağabeyimiz, bir gönül insanı. Duruşunda, bakışında, tebessümünde hep o mütevazı hal…
Yorgunluk nedir bilmeden Anadolu’yu karış karış dolaşıp, çocuk kalplerine dokunan hocamızla yaptığımız söyleşide;
‘’ Bazı yazarlar Anadolu’ya “taşra” diyor. Ben de oraya borcumu ödemeye gidiyorum. Herhangi bir çocuğun gönlünde okuma ve yazma ateşini yakabilirsem ne mutlu bana. Ayrıca ülkenin her şehrinde çocukları gördükçe ruhumun renklendiğini hissediyorum.
İnsan, güzel bir manzara gördüğünde gözünü ondan alamaz. Çocukların saf ve temiz hâli bizi kendine çekmiş olabilir. Sanki kutu kutu pense oynayan çocuklar, söyledikleri tekerlemeyi biraz değiştirip beni davet ettiler: “Kutu kutu pense/Elmamı yense/Bestami amca/Aramıza gelse.” Ben de bu çağrıya uydum ve çocukların arasından bir daha çık(a)madım. Doğrusu onlarla olmaktan, onları anlatmaktan çok mutluyum. Dünya bir ağaç olsaydı, çiçeği çocuklar olurdu. Onlarla ilgili yazarken kendimi bir çiçek bahçesinde hissediyorum.’’ demişti.
O çocukların Bestami amcasıydı, bizlerin hocası. Hem mesleğimizde, hem de yazın hayatımızda.
“Sevmekten geri kalma,
Yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma,
Gülü incitme gönül.”
Sevgiden büyük nimet yoktu. Hocamız yorulmak nedir bilmeden çocuk yüreklerine koşuyordu. Çocuk yüreklerine sevgi ekiyordu.
Sevgisizliğin büyüdüğü şu çağda nice Bestami Yazganlara ihtiyaç var. Hepimize büyük görevler düşüyor.
Rabbim kendisine hayırlı, sağlıklı uzun ömürler versin.
Kaynak: AKÇA Sündüs Arslan, “O Bir Gönül İnsanı”, (Ed. Hüseyin UZEL), Konuştuğumuz Dile Serenat 7 – “Gülü İncitmeyen Gönül / Bestami Yazgan”, Türmatsan, 2018, s.27-28.