Yavuz AĞIRALİOĞLU
RUH İKLİMİMİZİN EN VERİMLİ MEYVELERİNDEN BİRİ
Söz dizelerinin muayyen bir retorik halinde insan kalbine dokunulması gayretine şiir dersek pek de yanılmış olmayız sanırım. Edebiyat; insanın temaşa ve bedii zevklerinin bir unsuru olsa da, bir edebiyat türü olan şiir Türk ve İslam tarihinde sadece sanatsal yanıyla değil tebliğ ve öğretici yanıyla da temayüz eden bir araç olarak öne çıkmıştır. Aşıklarımız, ozanlarımız ve şairlerimiz kah Korkut Ata’dan aldıkları soluğu milletin ihtiyacı olduğu zamanlarda hayat nefesi olarak topluma enjekte eden bir irfan işçisi olurken kah gönlü ezelden yanık Anadolu evladının ahirde tutuşturacağı gönül çırasının ateşi olmuştur. Bazen milletinin gönlüne; tarihi vicdanını ve devlet aklını, bazen de milletinin aklına bir gönül hikâyesini ihbar etmiştir. 21. yy. Türkiye’sinin gönül muhbirlerinden birisi de Yavuz Bülent BÂKİLER’dir. “Yeniden cemre gibi düşmek toprağa / Yeniden haram etmek gece gündüz uykuyu… / Yunus Emre gibi atsız pusatsız / Yeniden fethetmek Anadolu’yu.” dizelerinde anlattığı gibi 10. ve 11. yüzyılda “alp”lerin akınları sonrasında, “eren”lerin gelerek gönüllerde yaptığı fethin 21. yy fütuhat kodlarını ortaya koymuştur. Hiçbir muzafferiyetin bedelsiz olmadığını, olamayacağını veciz bir şekilde anlatan Bâkiler, bazen de uğruna bedeller ödenerek vatan kılınan toprakların hikayesini ”..savaşta çiğnetmedim hilali düşmanlara / barışta düştü üstüme gölge gölge haç” diyerek farklı bir gerçeklikle yüzleşmemize vesile olmuştur. Sivas’tan aldığı nefesini “Ben Antepliyim, Şahin’im ağam. / Mavzer omzuma yük. / Ben yumruklarımla dövüşeceğim. / Yumruklarım memleket kadar büyük.” diyerek Gaziantep’e uzatan, bir milletin geri çekilişini memleket kadar büyük yumruklarıyla savuşturan muzdariplerin ızdıraplarını terennüm etmiştir. Ayrıca hem “incecikten yağmur yağarken yollara” “yüreğimizin başında bağdaş kuran” “acımsı, buruk” sevdalarımızın, “Cebeci İstasyonunda bir akşamüstü” bulduğu mâkestir hem de bazen “doludizgin atlarla”, “bazen sessiz sedasız ipekten kanatlarla” kaçtıklarımızı “bin yıllık bilenmiş inatlarla” “en serin imbatlarda” karşımıza çıkaran, içimizden kurtaramadığımız duygularımızı bize hatırlatmıştır. Kendisinin neşvü nema bulduğu, tüm bu ruh iklimimizin verdiği en verimli meyvelerden biri olan Yavuz Bülent Bâkiler’e, Allah’tan sıhhatli uzun ömürlerdiliyorum.*
*Bu kitapçık oluşturulurken her dünya görüşünden, her duygu ikliminden söz söyleme ruhsatına sahip gönül mihmandarlarına ulaşmaya çalıştık. Duygularını bizimle paylaşmaktan imtina etmeyen Sayın Yavuz AĞIRALİOĞLU’na ve bu güzel yazıyı alarak bize ulaştıran Turgut TAMER’e teşekkür ediyoruz.
:
34
Kaynak: AĞIRALİOĞLU Yavuz, “Ruh İklimimizin En Verimli Meyvelerinden Biri”, (Ed. Hüseyin UZEL), Konuştuğumuz Dile Serenat 8 – “Cihanı Dirilten Turan Cemresi / Yavuz Bülent Bakiler”, Hatay Medya, 2019, s.34.