İnci OKUMUŞ
VAHYİN SESİNİ, SESLENİŞLERİNE MAYA EDİNEN ŞAİR; BAHAETTİN KARAKOÇ
Şiir Coğrafyamızda yalnızca zamanı değil yürekleri de mayalayan,”Yağmurlu bir Türkü”den; Bahaettin Karakoç Ağabeyden bahsederken biraz duruyorum elbette. Çünkü Bahaettin Ağabeyden bahsederken hassasiyetleriniz olmalı. Onu sevdiğinizi açıkça belli etmemeli, ululamadan ve dahası kendinizi ölçekleyerek söze başlamalısınız mesela. Tıpkı öğrettikleri gibi… Ben de söze başlarken, böyle tembih ettim kalemime.
Bahaettin Karakoç’un şiir çilesini kuşandığı yarım asırdan fazla yaşla, bugünkü şiirimizde var olma gayretleri içinde olan tefekkür nesli arasında dikkatlerimize dokunan bir taze nefesleniş ve kucaklaşma olduğunu görüyorum. Bu da Türk Şiiri’nde bir kutlu öğretici olarak Bahaettin Karakoç Ağabeyin şiir sanatını, Dolunay Mektebi’yle velûd olma özelliğiyle tarihe kaydediyor. Bu onurlu Dolunay Mektebi’nin bir rahledârı olarak bendeniz de, tarihe not düşmek istediğim hususlardan bir kaçını bu vesileyle söyleyebilmiş olacağım için bahtiyarım.
Şiir hayatımda övüneceğim bir yer varsa, o da Bahaettin Karakoç Ustadan öğrendiklerimdir:
Kalbin mabedine dokunmadan, kalbi kuşatan sis duvarlarını kırmayı, kelimelerin ruhunu incitmeden, en kaba duruşlarını çekiçlemeyi, hakiki şiire kanatlanabilmek için şiir kozasını yırtabilmeyi, İnci’yi bulmak için önce istiridyeyi kırmayı, dost gönüllerle göğe ermeyi, düşmana karşı göğü delmeyi Onun rahlesinde öğrendim.
Biliyorum… Şimdi yarım asırdan da çok yaşa geldiler, onun şiir rahlesinde büyüyen tefekkür mektebinin evlatları. Bahaettin Karakoç’un; kederi sevince ve umuda dönüştüren mısralarını okuyanlar, gönül aynalarında kendi yüzlerine daha çok yöneldiler. Çünkü Bahaettin Karakoç şiirleri hayata daha çok bağlayan şiirlerdir. Çünkü Karakoç’un şiir anlayışı, kaybolmaya yüz tutmuş bir medeniyet içinde, medeniyete sahiplendirecek o derdi bile derman edindiren tılsımdadır. Şiirle iştigal eden hemen hepimize, şu fani dünyada kalıcı şiir yazabilmenin yegâne kuralının Beyaz Dilekçe’lerden geçtiğini ödevlemiştir. En önemlisi de; sanat, ne toplum ne de sanat için, sanat insan içindir! Duruşuyla yıllardır tartışıla gelen hususa son noktayı koymuştur.
Hakikate ve insana adanmış yönüyle, vahyin sesini şiirlerine maya edinen yegâne Şâir’dir Bahaettin Karakoç. Bu yüzdendir ki Bahaettin Karakoç şiirlerini okumadan evvel ekmek gibi öpüp başımıza koyarız biz.
Bugüne kadar, yazıldığı sayfalarda kalmaya mahkum tek bir şiirini işitmediysek, bu Bahaettin Karakoç’un her yürekte ayrı bir tazelik kazanan şiirlerinin olduğundandır. Şiirde birçok şairde tükenmişlikle başlayan zeval döneminin, Karakoç’ta sebil dönemine dönüştüğüne şahit olmuşsak, bu Bahaettin Karakoç’un maveradan gelip idrakimizi yıkayan o şiir ırmağına delil bulduğumuzdandır. Hepimizin, o şiir inceliğinden nasiplenmek nasibinde olabilmemiz duasıyla, şiirce nefesine bereket olsun Bahaettin Karakoç Ağabey diyorum.
Kaynak: OKUMUŞ İnci, “Vahyin Sesini, Seslenişlerine Maya Edinen Şair; Bahaettin Karakoç”, (Ed. Hüseyin UZEL), Konuştuğumuz Dile Serenat 4 – “Şiirin Beyaz Kartalı / Bahaettin Karakoç”, Olay Matbaası, Hatay 2017, s.18-19.