Kenan ÇARBOĞA
BAHAETTİN KARAKOÇ’A
Dolunay’ın ışıklarına, düş atlarına binip geldin bir çiçek vakti şiir dünyamıza.
Heybene gönül doldurmuştun, laleler toplamıştın tutam tutam.
O vakitler zikirle beslenen yüreğin bir maraldan vurgun yemişti.
Mukaddes ülküler şahlanıyordu sesinde.
Kozanın içinde bulunan kelebekler gibi dolaşıyordu yüreklerde sevgin.
Sen, acılardan damıtılmış şiirlerinle hayat verdin en içli sevdalara.
Seni okudu ıhlamurların açtığı vakit sevgililer.
Her mısrada sonsuz sevgiliye koştuk birer birer.
Bir güneş gibi girdin her gönüle, şiiri sevdirdin.
Kimi zaman Mecnun oldun, kimi zaman Mansur; ışık tuttun sevenlere.
Güldüğünde sesin yansıdı şiirin gizemli burçlarına tılsım tılsım…
Ağladığında ıhlamurların dallarına karlar yağdı.
Beş vakit gül suyuyla yıkanmış sözcükler dizildi
sevda damlayan kaleminden apak sayfalara bir tespih misali
Kaç Leyla’yı biçti geçti Besmeleyle su verilmiş bir çelik kılıç gibi sözlerin ?
Sen şiirin unutulmaz ustası, sen şiirin aksaçlı kartalısın!
Bırak tarih seni böyle ansın…
Rabbim bayrakları rüzgarsız, ocakları ateşsiz, bizleri şiirsiz bırakmasın.
Kaynak: ÇARBOĞA Kenan, “Bahaettin Karakoç’a”, (Ed. Hüseyin UZEL), Konuştuğumuz Dile Serenat 4 – “Şiirin Beyaz Kartalı / Bahaettin Karakoç”, Olay Matbaası, Hatay 2017, s.17.