Gazi BALCI: Bir Yavuz Bülent Bakiler Anısı

Gazi BALCI

BİR YAVUZ BÜLENT BAKİLER ANISI

2014 yılıydı. Mayıs ayının sonuna doğru on yedi saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından buluşma imkânım oldu Yavuz Bülent Bakiler’le. Nasıl olmuşsa bir şekilde telefon numarasına ulaşmış ve aramıştım. Kendimi tanıtıp hal hatır sorduktan sonra o dönem çıkarmakta olduğumuz Sükût dergisi için bir söyleşi talebinde bulunduğumu bildirmiştim. İki dakikayı geçmeyen bu telefon görüşmesinde teklifimi kabul etti ve yirmi gün sonrasına buluşma sözü verip birbirimize telefonları kapadık. Bu yirmi gün boyunca ne telefonlaştık ne de haberleştik. Sadece yola çıkacağım gün otobüse bindiğimi ve yola çıktığımı belirten bir dakika bile sürmeyen bir telefon görüşmesi yaptık o kadar. Birbirini tanımayan iki insanın kavilleşmesi ve buna yaslanarak kilometreleri aşıp buluşmaları bence söyleşinin bile önündeydi. Güven kelimesini kullanmak isterdim yazımın bu noktasında lakin hafif kalacaktır diye bu kelimeyi kaleme almamayı tercih ediyorum.

Bu uzun ve meşakkatli yolculuk ne kadar ağır geçerse geçsin vücudum yorgunluğa teslim olmadı. İner inmez buluşma yerimizi belirledik. Saat 13.00’te Marmara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yakınlarında bir yerde buluşacaktık. Ondan evvel ulaştım ve mekânın sahibiyle görüşüp durumu belirttim. Uygun bir masayı mümkün mertebe söyleşiye uygun bir halde hazırlamaya çalıştım. Üstad nihayet çıktı geldi. Bembeyaz saçları ve dik bir duruşla sert ve atik adımlarla girdi içeri. Samimi bir şekilde elimi sıktı. Hazırladığım masayı gösterim. Beğenmediğini hemen anladım ama çaresizdim de. Çünkü aslında seçtiğimiz yer söyleşi için pek uygun bir yer değildi. Tebessüm etti. Sessizce içeri girip uygun bir yer aradı gözleri. Kısa bir müddet sonra buldu da. Mekânın çalışanlarının dinlenmek için kullandığı kıyıda köşede artık malzemelerin haricinde birkaç masa ve sandalyenin bulunduğu bir yerdi burası. Fakat sessizdi: “Burası uygun kardeşim!” diyerek tebessüm etti.

Gayet mütevazı ve sıcakkanlı bir şekilde karşıladı beni. Halimi hatrımı sordu. Bazı kitaplarını getirmiş. İmzalayıp hediye etti. Hal hatır faslını geçtikten sonra tam kayıt cihazını çalıştırıp röportaja gireceğim: “Dur!” dedi. Söyleşiyi kabul etmişti fakat bir şartı vardı. “Gazi kardeşim ben Türk şiir dünyası içerisinde kendine yer edinmiş şairlerden biriyim. Çok iyiler sınıfında değilim ama kötü şair de değilim. Yerim ortaların biraz üstündedir. O yüzden sizden ricam derginizde söyleşime yer verirken ismimle alakalı iddialı ifadeler kullanmayın. ‘Yavuz Bülent Bakiler’le Söyleşi’ gibi bir ifade kafi.” dedi. Beklediğim bir tavır değildi bu ama şaşırmadım. Hayranlıkla dinleyebiliyordum sadece.

Kayıt cihazını çalıştırdım ve soruları ardı ardına sıralamaya başladım. Şiir gibi konuşan bir adam dersem abartmış olmam. Türkçeyi en etkin kullanan isimlerden biriyle söyleşme imkânına sahip olduğum için çok şanslıyım. Söyleşme boyunca Türk dünyasına dair yazdığı gezi kitaplarını yazılarını ve kitap projelerini konuştuk. Fikirleriyle utanmadan Turancı olduğunu söylüyordu. Siyaset hayatıyla sanatı arasındaki paralel çizgi üzerinde dolaşırken milliyetçiliğini asla saklamıyordu. Siyaset hayatı boyunca aşk şiiri yazmadığını daha doğrusu yazamadığını itiraf ederken milletin derdini kendi derdi bilen bir dava adamı buldum karşımda. Anadolu’yu anlatırken gerçekçi bir yaklaşım sağlamaya çalışan Üstad şu sözüyle konuyu özetliyordu aslında: “Tezek ve karanfil Anadolu’da yan yanadır.” Hisar geleneğinin yetiştirdiği kalem erbaplarından şiiriyle yüreğimize su serpen ve Anadolu’nun sesi olmayı başarabilmiş bir şairdir Yavuz Bülent Bakiler. Durduğu yerle ve duruşuyla da şiir kumaşının hakkını vererek üzerinde taşımıştır. Türk Edebiyatına katkıları bir kenarda dursun, halen daha yapacağı hizmetleri dört gözle bekleyen insanlar var. Yeni kitaplarını okuyabilmek ümidiyle…

Kaynak: BALCI Gazi, “Bir Yavuz Bülent Bakiler Anısı”, (Ed. Hüseyin UZEL), Konuştuğumuz Dile Serenat 8 – “Cihanı Dirilten Turan Cemresi / Yavuz Bülent Bakiler”, Hatay Medya, 2019, s.43-44.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir